CatWalk
New member
SETA araştırmacıları Müberra Parıltı Emin ve Mustafa Altunel tarafınca Türkiye’de uzaktan eğitimin nasıl deneyim edildiğinin ortaya konulması, temel sorun alanlarının tespit edilerek tahlil tekliflerinin sunulması maksadıyla “COVID-19 Sürecinde Türkiye’nin Uzaktan Eğitim Deneyimi” başlıklı rapor hazırlandı. Raporda, okul yöneticileri, öğretmen, öğrenci ve velilerin uzaktan eğitim sürecine ait değerlendirmelerine de yer verildi.
Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgınının sıhhat, iktisat ve turizm üzere alanların yanı sıra eğitimde de krize sebep olduğuna işaret edilen raporda, bu süreçte biroldukca ülkede okul evvelce yükseköğrenime kadar tüm eğitim kademelerinde yüz yüze eğitime orta verilmek zorunda kalındığına dikkat çekildi.
UNESCO datalarına nazaran dünya çapında öğrencilerin yaklaşık yüzde 92’sinin okullardan uzak kaldığı belirtilen raporda, 190’dan fazla ülkede büsbütün, birtakım ülkelerde de mahallî, bölgesel yahut eyalet ölçeğinde okulların kapatıldığı kaydedildi. Bu kapsamda, birfazlaca ülkede olduğu üzere Türkiye’de de uzaktan eğitime başlandığı hatırlatıldı.
SALGININ EĞİTİMDE YOL AÇABİLECEĞİ RİSKLER
Raporda, salgın niçiniyle okulların kapanması ve uzaktan eğitime geçilmesinin ortaya çıkaracağı riskler, “eğitimde fırsat eşitsizliği ve eşitsizliklerin derinleşmesi”, “eğitim öğretimden uzun müddet farklı kalan öğrencilerde öğrenme kaybının artması”, “devamsızlık ve okul terklerinde artış” olmak üzere üç başlıkta sınıflandırıldı.
COVID-19 salgınında uzaktan eğitim sürecinin daha epey teknoloji dayanaklı uygulamalar üzerinden yürütüldüğü tabir edilerek, “Bu sebeple öğrencilerin ders süreçlerini takip etmek için teknolojik aygıtlara sahip olma durumu, pandemi periyodu eğitim öğretim süreçlerinin verimliliğini direkt olarak etkileyen bir parametre olarak öne çıkmaktadır. ötürüsıyla uzaktan eğitim sürecinde dijital aygıtlara sahip olan öğrenciler ile olmayanlar içinde eğitime erişim ve eğitim imkanlarından yararlanma bakımından oluşacak fark eğitimde eşitsizliği de artıracaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Tatil devirlerinde öğrencilerin yaşadıkları öğrenme kaybı ve motivasyon düşüklüğünün salgın sürecinde artabileceğinin kaydedildiği raporda, “Çalışmalar, öğrencilerin uzun müddet okuldan uzak kalmasının, okul aidiyetlerini, motivasyonlarını, akademik muvaffakiyetlerini, irtibat ve toplumsal marifetlerinin gelişmenini olumsuz tarafta etkilediğini ortaya koymaktadır.” bilgisi paylaşıldı.
SALGIN daha sonraSI “DEVAMSIZLIK VE OKUL TERKLERİNDE ARTIŞ” RİSKİ
Raporda, salgın sırasında eğitime devam edilmesi kadar daha sonrasında öğrencilerin okula dönüş ve adaptasyon süreçlerinin büyük kıymet taşıdığı vurgulanarak, şu tabirler kullanıldı: “Geçmiş deneyimlerden hareketle yapılan çalışmalar eğitime uzun mühlet orta verilmesi daha sonrasında öğrencilerin okula geri dönüşlerinde kayıpların yaşanacağı ve okul terklerinin artacağı riskine işaret etmektedir. Bir öteki sözle çocuklar ne kadar uzun mühlet okuldan uzak kalırlarsa, okula dönmeme risklerinin de o kadar arttığı belirtilmektedir.”
Raporda ayrıyeten okul terklerinin salgının akabinde artması halinde hem çocukların ferdi gelişimleri tıpkı vakitte toplumsal refah açısından oluşabilecek aksiliğe dikkat çekildi.
“OKULLARIN AÇILMASI HEDEFLENMELİ”
Raporun sonuç kısmında, uzaktan eğitime erişimin ve bu eğitimin sistemli kullanmasının, öğrencilerin sosyoekonomik durumları, okul profilleri, velilerin ilgi ve dijital okuryazarlık seviyelerine bağlı olarak değişkenlik gösterdiği vurgulandı.
Bu durumun, eğitimde eşitsizliği artırdığı söz edilerek, uzaktan eğitimin bilhassa dezavantajlı öğrenciler için okula bağın azalması, öğrenme kaybı, devamsızlık ve okul terki risklerine niye olacağına işaret edildi. Bu kapsamda, okulların açılmasının hedeflenmesi gerektiğinin altı çizilerek, şunlar kaydedildi:
“Pandemi sırasında okulları açmaya çalışmak, kapatmaktan fazlaca daha karmaşık ve sıkıntı bir müddetç olsa da tüm riskler göz önünde bulundurulduğunda öncelikli amaç okulları açmak olmalıdır. Okullar yüz yüze eğitime açıldıktan daha sonra ise çocukların pandemi sürecindeki akademik, toplumsal ve ruhsal durumlarını güzelleştirecek, bu alanlardaki eksikliklerini tespit ederek telafilerini gerçekleştirecek çalışmalara gereksinim vardır.”
“UZAKTAN EĞİTİME YÖNELİK ÖLÇME VE KIYMETLENDİRME DÜZENEKLERİ OLUŞTURULMALIDIR”
Salgın sürecindeki eğitim öğretim faaliyetlerine yönelik rapordaki tavsiyelerden kimileri ise şöyleki:
– Çocuk ve kamu sıhhatini önceleyen, acil durumda eğitime yönelik aksiyon planları oluşturulmalıdır. Bu hareket planları, genel eğitim siyasetlerini belirleyecek makro ve her bir okulun kendi hareket planlarını oluşturacağı mikro boyutta olmalıdır.
– Uzaktan eğitim sürecinde her bir öğrencinin erişim, iştirak ve devamlılıklarının takip edilmesi ve bu konulara yönelik aksaklıkların tespit edilmesi gereklidir. Bu bahiste sıhhat sistemindeki aile sıhhat danışmanlığına misal bir yapı oluşturularak ailelere eğitim danışmanlığı sağlanabilir.
– Öğretmen, öğrenci ve velilere yönelik dijital okuryazarlık dayanak düzenekleri oluşturulmalıdır.
– Uzaktan eğitime yönelik ölçme ve kıymetlendirme sistemleri oluşturulmalıdır.
– Okullar bir daha açıldığında çocukların hem okulda hem konutta daima öğrenmelerini sağlamaya yönelik çalışmalar devam etmelidir.
– Oluşturulacak telafi eğitimleri sadece akademik değil, öğrencilerin okula dönüşlerinde adaptasyonlarını artıracak ve motivasyonlarını güçlendirecek nitelikte olmalıdır.
– Salgın niçiniyle çocukların psikososyal durumlarına yönelik uygunlaştırıcı dayanak hizmetleri sağlanmalıdır.
– Dijital okuryazarlık, teknoloji kullanması, e-içerik geliştirilmesi üzere konularda öğretmenlere yönelik yükseköğretim programlarında var olan dersler desteklenmeli ve gereksinimlere nazaran yenilenmelidir.
Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgınının sıhhat, iktisat ve turizm üzere alanların yanı sıra eğitimde de krize sebep olduğuna işaret edilen raporda, bu süreçte biroldukca ülkede okul evvelce yükseköğrenime kadar tüm eğitim kademelerinde yüz yüze eğitime orta verilmek zorunda kalındığına dikkat çekildi.
UNESCO datalarına nazaran dünya çapında öğrencilerin yaklaşık yüzde 92’sinin okullardan uzak kaldığı belirtilen raporda, 190’dan fazla ülkede büsbütün, birtakım ülkelerde de mahallî, bölgesel yahut eyalet ölçeğinde okulların kapatıldığı kaydedildi. Bu kapsamda, birfazlaca ülkede olduğu üzere Türkiye’de de uzaktan eğitime başlandığı hatırlatıldı.
SALGININ EĞİTİMDE YOL AÇABİLECEĞİ RİSKLER
Raporda, salgın niçiniyle okulların kapanması ve uzaktan eğitime geçilmesinin ortaya çıkaracağı riskler, “eğitimde fırsat eşitsizliği ve eşitsizliklerin derinleşmesi”, “eğitim öğretimden uzun müddet farklı kalan öğrencilerde öğrenme kaybının artması”, “devamsızlık ve okul terklerinde artış” olmak üzere üç başlıkta sınıflandırıldı.
COVID-19 salgınında uzaktan eğitim sürecinin daha epey teknoloji dayanaklı uygulamalar üzerinden yürütüldüğü tabir edilerek, “Bu sebeple öğrencilerin ders süreçlerini takip etmek için teknolojik aygıtlara sahip olma durumu, pandemi periyodu eğitim öğretim süreçlerinin verimliliğini direkt olarak etkileyen bir parametre olarak öne çıkmaktadır. ötürüsıyla uzaktan eğitim sürecinde dijital aygıtlara sahip olan öğrenciler ile olmayanlar içinde eğitime erişim ve eğitim imkanlarından yararlanma bakımından oluşacak fark eğitimde eşitsizliği de artıracaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Tatil devirlerinde öğrencilerin yaşadıkları öğrenme kaybı ve motivasyon düşüklüğünün salgın sürecinde artabileceğinin kaydedildiği raporda, “Çalışmalar, öğrencilerin uzun müddet okuldan uzak kalmasının, okul aidiyetlerini, motivasyonlarını, akademik muvaffakiyetlerini, irtibat ve toplumsal marifetlerinin gelişmenini olumsuz tarafta etkilediğini ortaya koymaktadır.” bilgisi paylaşıldı.
SALGIN daha sonraSI “DEVAMSIZLIK VE OKUL TERKLERİNDE ARTIŞ” RİSKİ
Raporda, salgın sırasında eğitime devam edilmesi kadar daha sonrasında öğrencilerin okula dönüş ve adaptasyon süreçlerinin büyük kıymet taşıdığı vurgulanarak, şu tabirler kullanıldı: “Geçmiş deneyimlerden hareketle yapılan çalışmalar eğitime uzun mühlet orta verilmesi daha sonrasında öğrencilerin okula geri dönüşlerinde kayıpların yaşanacağı ve okul terklerinin artacağı riskine işaret etmektedir. Bir öteki sözle çocuklar ne kadar uzun mühlet okuldan uzak kalırlarsa, okula dönmeme risklerinin de o kadar arttığı belirtilmektedir.”
Raporda ayrıyeten okul terklerinin salgının akabinde artması halinde hem çocukların ferdi gelişimleri tıpkı vakitte toplumsal refah açısından oluşabilecek aksiliğe dikkat çekildi.
“OKULLARIN AÇILMASI HEDEFLENMELİ”
Raporun sonuç kısmında, uzaktan eğitime erişimin ve bu eğitimin sistemli kullanmasının, öğrencilerin sosyoekonomik durumları, okul profilleri, velilerin ilgi ve dijital okuryazarlık seviyelerine bağlı olarak değişkenlik gösterdiği vurgulandı.
Bu durumun, eğitimde eşitsizliği artırdığı söz edilerek, uzaktan eğitimin bilhassa dezavantajlı öğrenciler için okula bağın azalması, öğrenme kaybı, devamsızlık ve okul terki risklerine niye olacağına işaret edildi. Bu kapsamda, okulların açılmasının hedeflenmesi gerektiğinin altı çizilerek, şunlar kaydedildi:
“Pandemi sırasında okulları açmaya çalışmak, kapatmaktan fazlaca daha karmaşık ve sıkıntı bir müddetç olsa da tüm riskler göz önünde bulundurulduğunda öncelikli amaç okulları açmak olmalıdır. Okullar yüz yüze eğitime açıldıktan daha sonra ise çocukların pandemi sürecindeki akademik, toplumsal ve ruhsal durumlarını güzelleştirecek, bu alanlardaki eksikliklerini tespit ederek telafilerini gerçekleştirecek çalışmalara gereksinim vardır.”
“UZAKTAN EĞİTİME YÖNELİK ÖLÇME VE KIYMETLENDİRME DÜZENEKLERİ OLUŞTURULMALIDIR”
Salgın sürecindeki eğitim öğretim faaliyetlerine yönelik rapordaki tavsiyelerden kimileri ise şöyleki:
– Çocuk ve kamu sıhhatini önceleyen, acil durumda eğitime yönelik aksiyon planları oluşturulmalıdır. Bu hareket planları, genel eğitim siyasetlerini belirleyecek makro ve her bir okulun kendi hareket planlarını oluşturacağı mikro boyutta olmalıdır.
– Uzaktan eğitim sürecinde her bir öğrencinin erişim, iştirak ve devamlılıklarının takip edilmesi ve bu konulara yönelik aksaklıkların tespit edilmesi gereklidir. Bu bahiste sıhhat sistemindeki aile sıhhat danışmanlığına misal bir yapı oluşturularak ailelere eğitim danışmanlığı sağlanabilir.
– Öğretmen, öğrenci ve velilere yönelik dijital okuryazarlık dayanak düzenekleri oluşturulmalıdır.
– Uzaktan eğitime yönelik ölçme ve kıymetlendirme sistemleri oluşturulmalıdır.
– Okullar bir daha açıldığında çocukların hem okulda hem konutta daima öğrenmelerini sağlamaya yönelik çalışmalar devam etmelidir.
– Oluşturulacak telafi eğitimleri sadece akademik değil, öğrencilerin okula dönüşlerinde adaptasyonlarını artıracak ve motivasyonlarını güçlendirecek nitelikte olmalıdır.
– Salgın niçiniyle çocukların psikososyal durumlarına yönelik uygunlaştırıcı dayanak hizmetleri sağlanmalıdır.
– Dijital okuryazarlık, teknoloji kullanması, e-içerik geliştirilmesi üzere konularda öğretmenlere yönelik yükseköğretim programlarında var olan dersler desteklenmeli ve gereksinimlere nazaran yenilenmelidir.